Aynen böyle . İyi ki tura gittim , arada bir de evime girmiş hırkızın teki .
Türkçem fena değildir , yanlış anlaşılma olmasın , hırsız değil , hırkız kelimesini özellikle seçtim , bu salağa hırsız demek meslek erbaplarına saygısızlık olacaktı . Adam girmiş , gardrobumun bir tarafındaki herşeyi ve üstte duran bütün bavulları yatak odasının ortasına dökmüş . Malum , iş ve hayat gereği sürüyle yolculuk malzemem var , içlerinde de kullanılmayan veya kullanılamayan -hindistan'dan alıp , giymek için bir kıyafet balosu beklediğim sariler gibi- bir sürü eşya. Sonuçta herşeyi dağıtmış , gümüş takıları bile beğenmemiş de sırf kasetçaları için aldığım , o da çalışmayan ufak bir teybi ve bozuk paraları alıp gitmiş . Zarar : Ben o dağınıklığı toplaması için birine daha fazla öderdim diyeyim , siz anlayın .
Tecrübe meselesi yine...Ben o kadar gezen insan , bazen haftalarca boş kalan evde değerli mal bırakırmıyım ? Tek endişem bu sefer evde unuttuğum pasaportlardı , benim cahil hırkız kitaplarla ilgilenmediği için onları görmemiş .
Zaten sorun soygundan çok insanın sığınağına girilmesi . Çok sinir bozucu....
Bizim hayatın zor yanlarından biri de bu . Özel hayatımızla ilgili her türlü iyi ya da kötü haberi böyle çalışırken , çoğu zaman da evden kilometrelerce ötede almak . Keşke aldığımız her kötü haber bu kadarcık olsa...
Neyse , işin doğrusu ben pek aldırmadım . Kapıyı açık bulan kapıcıma açık ışık varsa kapamasını , kapıyı da çekmesini ve kafasına takmamasını söyledim . Zaten minimumlarla yaşamaya alışığım , bir kaç parça daha az eşyayla yaşamak beni zorlamazdı .
Tabii , şunu da itiraf etmem lazım , zaten tura çıktığımda kıymetli olan herşeyimin gerekli olan kısmı yanımda , kalanı da ailemde olur .
Bilgisayarıma birşey olsa bu kadar rahat olamazdım herhalde...
Bana ve bugüne kadar soyulan herkese toptan geçmiş olsun..
2 yorum:
Çok geçmiş olsun!
O dağınıklığın sinir bozukluğunun çabucak unutulmasını dilerim.
benim de bir hirsiz vukuatim var. yeri geldi suracikta annativeriim:)
2.kattaki evimin (nam-i diger pansiyon) tum camlari acikken sabaha karsi koltukta uyuya kalmisim. sadece camlar degil, evdeki her lamba ve tv'de acik.
sabah kalktim, hazirlandim, ise gidicem. ariyorum ariyorum cantami bulamiyorum. yarim saat boyunca henuz tam ayikmamis kafayla evde 20 tur attiktan sonra niyeyse camdan baktim. aaa. benim canta bahcede. uyudugum 3 saatlik zamanin bir yerinde evime davetsiz bir misafir girmis. paralari almis, kalanlari cantada birakmis.
peki peki niye acikti tum camlar? asil komedi bu bolum:)
hirsiz vukuatindan onceki gece gec bir vakit eve geldim, banyom bilek boyu sular icinde. apartmanin gider borusu tikanmis, ust katimdaki avukatlarin midesinde ne ogutulduyse o gun benim banyoda yuzmekte.
gece her cesit yeri arayarak bir tesisatci bulmaya calistim, sonunda 3 saat sonra gelebilecek birilerini buldum.
alt katimda yasayan 78 yasindaki sebahat teyzenin kafaya sular damlamaya baslayinca bir sekil sularin bosaltilmasi gerektigine karar verdim. hayatimdaki en travmatik gece olur kendisi! detay vermeyecegim haliyle ama gercek davetsizlere karsi giristigim o mucadeleden sonra bir daha hic eskisi gibi olamadim:)
diyecegim sudur ki, benim eve giren ve yanimdan cantami alan hirsiz bende hic iz birakamadi. sen asil banyodaki izgaradan kork!
Yorum Gönder