Sayfalar

10 Ocak 2009 Cumartesi

Hindistan üstünden Nepal..


Foto: Pahar Ganj,Delhi
Katmandu'ya ulaşmak sandığımdan çok daha zor oldu. Yolculukta aksilikler çok normaldir ama ben bile pes dedim. 5'i, yani pazartesi günü güzel güzel havaalanına geldim, uçağa bindim, çıktım yola. Bu arada Hindistan uçağına çok erken çağırmaya başlıyorlar, ona göre erken gitmek lazım. Yaklaşık 5,5 saatlik bir uçuştan sonra geldik Delhi'ye ama inemedik. Yukardan bile belli oluyor, korkunç bir sis. Alçalmaya başladık ama tam sise girecekken pilot vazgeçti ve tekrar havalandık. İndi yüreğime tabii. Daha önce yazdıklarımı okuyanlar bilir, uzun zaman önce itiraf etmiştim uçak korkum olduğunu. Böylece koca bir dönüş yapıp yaklaşık bir saat sonra havaalanına geri geldik. Yine alçaldık, hatta pistin ışıklarını bile gördük. Tam tekerlekler yere değecekken pilot tekrar fikir değiştirip havalandı. Koskoca uçak, Airbus 330, fena hade korkuttu beni. Bakalım nereye inecek derken şaka gibi Bombay'a gidiyoruz deyiverdim. Hemen arkamdan pilot da anons etti: Bombay'a gidiyoruz diye. Olacak şey değil. İki buçuk ay sonra gideceğim yere daha ilk gün gidiyoruz. Sorun, Hindistan'da bu kadar büyük bir uçağın inebileceği fazla havaalanı bulunmaması. Böylece bir saat kırkbeş dakika daha uçup Bombay'a indik. Başladık beklemeye. Epey bir zaman bekledikten sonra bizi transit salona almaya karar verdiler. İşin o kısmı tam bir rezaletti. Havaalanının çoğu inşaat halinde. Dışardan da içerden de pek bir zavallı görünüyor. Tabii bir de çok lazımmış gibi güvenlik kontrolü yaptılar. Tutturdular biniş kartlarını gösterin, Duty Free'den aldığınız sıvıları sokamazsınız, vs..Bir de üstüne upuzun bir kuyruk..Benim biniş kartımı beğenmediler, internetten bastığım için. Bir de bileti aldığım kredi kartını görmek istediler. Size ne kardeşim, bu THY uçağı. Sizin uçağınız değil. THY görmek istemiyor, buradaki güvenlik istiyor. Tartışa tartışa en sonunda içkileri Delhi'de almak üzere teslim ettik, içeri girdik. İyi de burada yapacak hiçbirşey yok. İçinde ele gelir hiçbirşey olmayan birkaç dükkan ve bir-iki kahve büfesi. O kadar. Sigara içilecek yer de yok. İşte inşaat durumu burada işime yaradı. Kimsenin olmadığı bir koridor bulup, sigaramı içtim. Ama üçüncüden sonra farkedildi, benden sonra gidenler içememiş. Sonradan terminalin en ucundaki Hint restoranında içildiğini öğrendim. Dönüşte giderim artık. Ama biraz dinlenmek isteyenler için içinde uzanabileceğiniz koltuklar olan bir Slumber Room var. Yerel saatle 10:15'te tekrar havalandık. İlk gördüğüm şey de uçaktaki sivrisinek oldu. Buraya geldiğimde çook dikkat etmem gerekecek. Ve bu sefer Delhi'ye inebildik. Ama saat bir, benim Katmandu uçağının kalkışı 13:40. Aslında biletimi alırken THY ofisinde Delhi-Katmandu biletimi de alıp, uçuşları bağlatmak istemiştim ama yapamamışlardı. O yüzden o bileti Air India'dan, internetten almıştım. Böylece sırt çantamı almak için beklemem gerekti. Alır almaz koşa koşa check-in'e gittim ama nafile..Kapanmış..Birilerini bulmaya çalışırken epey zaman geçti. En sonunda biri bana ofisi tarif etti, oraya yollandım. Orada da epey oyaandıktan sonra THY ofisine gitmem söylendi. Gideceğim de herkes ayrı bir yer tarif ediyor. Meğer diğer binadaymış. Orada benimle aynı uçaktan bir Alman kadınla karşılaştım, o da Jaipur uçağını kaçırmış. Ama ikimiz için de aynı durum sözkonusu, ertesi güne kadar başka uçak yok. Bu arada yeni bilet için Delay Report- Gecikme raporu- tutulması gerekiyor. Ama bizi getiren uçak geri dönüş için havalanmadan bu raporu veremiyorlar. Raporu göndeririz arkanızdan deyip beni geri yolladılar. Acayip suratsız bir kadın illa raporu getir diye tutturdu. Allahtan tam zamanında ayrıldı da oradaki başka bir görevli ofisin 24 saat açık olduğunu, endişelenmememi söyledi. Tabii ben geri THY ofisine. Tam o arada uçak kalkmış, verdiler raporu, döndüm. Oradaki görevli kalemle tarihi değiştirdi, yeni rezervasyon yaptı da çıkabildim en sonunda.
Bu arada uluslararası gelişte Atm yok, ama gidişte var. Bir ara oradan para çektim, tekrar gittiğimde arızaya geçmişti. Prepaid taksi ofisinden Pahar Ganj için biletimi aldım, 260 rupiydi ama bozuk çıkmayınca adam 250 aldı. Bu arada beni lafa tutup aradan bir yüz rupiyi de vermemeye kalktı ama unutmadan tekrar isteyince vermek zorunda kaldı. Dışarda taksimi buldum, çıktık yola.
Telefon etmek isterseniz de tam gidiş terminalinin karşısında kontörlü telefon var, içerdekinden yarı yarıya daha ucuz.
Bu arada Delhi'de epey değişiklik var. Metro hattını havaalanına kadar uzatıyorlar, yeni otoban yapılmış, her yer inşaat. Ama bu arada havaalanından şehre gelirken görülen, sokakta yol kenarında yaşayan insanlar da kaybolmuş. Nereye gittiler acaba? Herhalde başka bir yol kenarına.
Şöför beni Pahar Ganj'ın başında bıraktı. Tabii klasik muhabbetler, otel satmaya kalktı, bahşiş istedi, vs..Zaten caddenin tam içine girmek mümkün değil, yol çok dar, bazı yerler kazılmış ve insan, inek, her santimetrekare dolu. Orada ilk gördüğüm otele daldım, halim yok yer arayacak. Hotel Shelton, 400 rupi ve hayatımda kaldığım en korkunç yerlerden biri. Çıkıp Ersoy için kalacak bir yer ararken çok daha ucuz ve temiz yerler buldum. Örneğin Hotel Down Town. 300 rupi. Yemek için de fazla yer yok, ben birkaç yere baktıktan sonra diğerlerine göre daha pahalı olsa da en iyisinin Green Chilli olduğuna karar verdim. Burada bira satışı da yarı yasak, bazı yerlerde şişeyi gazeteye sarılmış getirip kahve fincanlarında veriyorlar. Ucuz da sayılmaz, 90- 125 rupi arası. Gece otele dönüp garip Hint programları seyredip, üstümü çıkarmadan uyudum.
Ertesi gün saat 10 gibi aşağıya inip, otelden taksi istedim. Fiyat 250 rupi. Bence iyi, dışarda daha ucuza var ama uğraşmak istemedim.
Yine elektrik gitti ve fena üşümeye başladım. Sonra devam edeyim..

Hiç yorum yok: