Sayfalar

11 Şubat 2007 Pazar

TABATINGA-LETICIA


Leticia'ya gelebildim en sonunda . Tam 6 gece 7 gün , bir de Konstantin'de fazladan bir gece bekleme... Teknelerle iyice akraba oldum artık .

Son yazıyı gönderdikten sonra Andre'ye bir uğrayayım dedim . Pazar günü öğleden sonra mutlaka gel demişti, ben de vedalaşmak için zannetmiştim . Evinin terasına bir geldim ki , bir sürü insan , oturmuş demlenip muhabbet etmekte . Bir tarafta koca bir ızgarada kilolarca et , bir tarafta sürüyle yemek , kocaman bir buz kutusunda biralar...Meğer eşinin doğumgünüymüş . Sonuçta Manaus'taki en keyifli zamanlarımdan birini yaşadım . Herzamanki gibi milleti epey eglendirdim komik portekizcemle . Bu dil işine çok dikkat etmek lazım . İspanyolcada serin , soğuk , taze anlamına gelen fresco, brezilya portekizcesinde eşcinsel demekmiş . Ne yazık ki ben bunu biraz geç öğrendim . Hani başıma birşey gelmedi ama günün esprisi oldum .
Sabah çantamı yüklenip limana gittim. Bu seferki tekne dediğim gibi çok daha büyüktü . Herzamanki gibi rötar yaptık , sabah 10 yerine akşam 19:30 gibi yola çıkabildik . Durum böyle olunca da kaptan kestirme yollara saptı (Yol derken nehrin kollarından bahsediyorum elbette). Gece vakti koca teknenin iki taraftan da kıyıya elli santim yaklaştığını görmek hiç hoş değil . Ama bizim kaptan becerdi işte . Zaten ilginç bir adam . Bir ara herhalde uyuya kaldı , yanlış yola saptık , tekne neredeyse karaya oturuyordu . Bir akşam da canı istemiş olacak ki , mikrofonu alıp saatlerce şarkı söyledi . Hani sesi de hiç de fena değildi doğrusu .
Bunun dışında teknelere fena halde alışmaya başladım . İlk iki gece "Yok ya , ben bu sıkışıklıkta uyuyamam" diyerek açık havada , üst güvertede yerde uyudum . Ama yok , olmuyor . Yer metal , motorun vibrasyonu , vs vs...gibi sebeplerden dolayı tekrar hamağıma döndüm . Artık uyumayı , hatta uyurken başkalarını rahatsız etmeyi bile beceriyorum- ki bu bir Brezilya geleneği . Eğer uyurken yeterince yayılıp yanınızdakileri rahatsız edemiyorsanız , hamakta uyumayı bilmiyorsunuz demektir . Ben bu konuda epey deneyim kazandım . Ve dürüst olayım , biz Türk milleti hamakta uyumayı bilmiyoruz . Hamaklarımız bile hamak değil . Memlekete dönünce buralara gelecekler için ya da hamakta nasıl uyunacağını öğrenmek isteyenler için bir kurs bile açmayı düşünüyorum . Hiç küçümsemeyin , valla zor iş .
Müzik konusunda da epey ilerleme kaydettim . Artık bırakın rahatsız olmayı , yüksek sesli müzik olmayınca düşünemiyorum bile . Bu son teknede bir de piyanist şantörümüz vardı . Öğlen , akşam , canı istedikçe şarkı söyledi . Epey eğlendik yani .
Dün gece Benjamin Constantin limanında kıyıya çıktık . Tabatinga'ya gelmeden gemi bir gece burada kaldı , sebep? Belirsiz . Ama iyiki de kalmış . Teknedeki arkadaşlarımdan biriyle şehre indik , onun bir arkadaşının oğlunun doğumgününe gittik ve de cok eğlendik . Oradan da merkezdeki konsere gittik . Bütün kasaba oradaydı, herkes deli gibi içip, dans ediyordu. Biz de onlara katıldık. Konser -ne yazık ki adını hatırlayamadığım- bir bayan şarkıcınındı. Anladığım kadarıyla epey de ünlüymüş..Brezilyalı arkadaşlarım onunla fotoğraf çektirmek istediler ama kulisin kapısındaki korumalar kimseye izin vermeyince benim Türk bir hayranı olduğumu söyledik. Bazen Türk olmak işe yarıyormuş..Çok hoşlarına gitti ve bizi hemen içeri aldılar. Arada ben de kendimi hatunla sarmaş dolaş fotoğraf çektirirken buldum . Sonra biri daha geldi yanımıza . Meğer o da çok ünlü bir şarkıcıymış . Yani artık ne yapayım ? Brezilyanın yıldızlarıyla bile ahbap oldum , bir ülkenin daha içine girmek mümkün mü ?
Bu teknede bir sürü ahbabım oldu . İlk gün herkes bana ters ters bakıyordu, kimse konuşmak istemiyordu. Ben de yabancıyım diye sandım . Ama sonradan muhabbete başlayınca gençler bana beni Brezilyanın güneyinden, burnu büyük beyazlardan sandıkları için konuşmadıklarını söylediler . Türk olduğum ortaya çıkınca herkes rahatladı, bana gülerek bakmaya başladılar . 

150 kişilik teknede 200 kişiden fazla vardı ve hepsiyle tanıştım zamanla . (Bu arada tekne aşırı yolcudan ceza yedi).Bütün günüm selamlaşmakla geçmeye başladı . Ama aynı bir aile gibi baktılar bana . Yemek zamanı ? En az 10 kişi yiyip yemediğimi kontrol etti . Susadım ? Sen gitme, ufaklıklardan biri getirsin...Biri mi hasta ? Arzu bir gelip bakarmısın? İlaç lazım , eh , ben buradayım...Yani anlayacağınız ben tam bir Brezilyalı olmak yolunda emin adımlarla ilerliyorum . Teyzeler heryerde bana koca buluyor , moralim acayip iyi , durmadan ne kadar güzel olduğumu duyuyorum . Valla kızlar , koca isteyen buraya gelsin , Türk kızlarına bayılıyorlar .
Kötü bir şey olmadı mı? Elbette oldu . İki gün önce kalktığımda ufak sırt çantamın fermuarının yırtılarak içinden son 50 reaisimin çalındığını gördüm. Fazla bir para değildi ama fena oldu çünkü üstümde sadece dolar kalmıştı ve teknede bozdurma imkanım yoktu..Ancak Konstantin'e geldiğimizde bankamatikten para çekebildim. . Herkes o kadar üzüldü ve utandı ki son iki gün bana durmadan birşeyler ısmarladılar . Biri tost, diğeri bira..Böylece para sıkıntısı çekmeden o iki günü atlattım..Sağolsunlar:)
İşte böyle..Sabahın köründe Tabatinga'ya geldim ve hemen Kolombiya'ya , Leticia'ya geçip otel buldum . Burada otel konusunda fazla bir seçenek yok, bulduğum yerde odaların camı yok, şilte beton bir platformun üstünde ama sahibesi çok tatlı bir hanım. Bu akşam gerçek bir yemek yiyip , şilteli bir yatakta uyuyup yarın için güç toplamak lazım . Öbür gün Peru'ya doğru yola çıkmak istiyorum yavaş yavaş....
Sağlık durumları iyi , sadece fena halde güneşten yanmış durumdayım . Koruyucu falan hikaye, nehir fena yakıyor . Acı yok ama kıpkırmızı geziyorum . Teknedeki ufak arkadaşlarım sordu , neden yüzün kırmızı diye...Benim gibi zavallıların güneşten yanabildiği hakkında en ufak fikirleri bile yoktu . Güneşten yandım dediğimde çok güldüler, onlara çok yabancı bir kavram. Çocukların maskarası oldum buralarda....
Şimdikin siesta zamanı . Gidip biraz yatıp , kendime geleceğim. Sonra canavar gibi kalkıp bakacağım şu Leticia denen yer tam olarak nasıl birşeymiş...
İyice uzattım bu sefer..
Sevgiler

Minik arkadaşlarımdan biri..



1 yorum:

Adsız dedi ki...

Canım nihayet senden bir haber çıktı. 1 haftadır sürekli kontrol etmekten interneti çatlattım valla.
Eylenmeye devam et ama brezilyalı damat falan lazım değil tamammı?
Şimdi adama halay çekmeyi falan öğretmek lazım, ben uğraşamam ;)

Hepimiz seni çok özledik. Nisa da artık iyiden iyiye hala demeye başladı. A harfleri biraz yumuşak çıkyor ama olsun.
Kendine dikkat et.
Arda