Sayfalar

6 Kasım 2008 Perşembe

HALA BURALARDA

Kaldım, gidemedim bir tarafa hala. Çatlamak işten değil.
Bu sene epey yoğun gitti, son iki ayım ise korkunç. İş konusunda fazla takıntılıyım nedense, çok kötü bir huy, yanlışa tahammülüm yok. Hele de kendim yaparsam..Bu senelik maraton bitti gibi, evin keyfini çıkarmam lazım artık.
Haziran'dan beri neler değişti hayatımda diye sorarsanız, çok değil. Saçım yine kısacık, arada minnacık bir de ev aldım. Böylece para bitti. Ama hala gideceğim. Lisedeyken beş kuruşsuz, kamyonlara otostop yapıp, aç kalacağımızı, donacağımızı bile bile kampa giderdik. O günden bu yana ben pek değişmedim, hala yapabilirim gibi geliyor. Tabii otostop? O gideceğim yere bağlı. Ama umarım o kadar da parasız kalmam:))
Bu sene nereye?
İşte ben de kendime aynı şeyi soruyorum. Daha önce Orta Amerika gibi planlarım vardı. Sonra vazgeçtim, İspanya'dan başlayıp Kuzey Afrika üzerinden, karadan memlekete geleyim dedim. Sonra ondan da vazgeçtim.
Şu anda aklımdaki çok klasik bir rota. İstanbul-Katmandu. Neden derseniz, tek cevabım şu: Canım istiyor..Bu aralar sınır geçişleri tehlikeli gibi duruyor ama bakalım..Dediğim gibi hala kafamda bir sürü rota var.
Aralık'ta Hindistan'dayım. Aslında Güney Amerika yapacaktım ama Hindistan'a talep çok, bilen rehber az. Bu arada kusura bakmayın, reklam yok, acenta adı vermem. Çok çektim acentalardan, o yüzden biraz dikkatli davranıyorum. Ama hala diyorum, gidecekseniz bildiğiniz, güvenilir bir acentayla gidin. Ve gitmeden rehberinizle bir konuşun, ne lazım, tur nasıl yapılacak diye. Yeterince profesyonel hiçbir rehber yolcusuyla tur öncesi konuşmaktan kaçınmaz, hatta tam tersi. Tabii lütfen bunu yanlış anlayıp İspanya'da aç kalırmıyım diye de sormayın, internet denen birşey var. Azıcık da siz okuyun. Örneğin Avrupa'da bile kahvaltıda zeytin veya beyaz peynir olmaz. Ya alışın ya da evde oturup kahvaltınızı edin, gezmeye kalkışmayın. Ama uzak destinasyonlar farklı, oralarda eksikliğini duyabileceğiniz çok daha fazla şey oluyor
Offf...Yazacak çok şey var bu konularda..Çalışmayı bitirebilirsem güzel, ayrıntılı bir sayfa açacağım internette. Bu kadar detaycı olunca zor oluyor haliyle.
Tabii benim aklım kendi turumda. Umarım grubum gerçekten ilgilidir diye düşünüyorum bu aralar. Bir yandan da ilgililerse, o kadar zamanda bu kadar şeyi nasıl anlatırım diye dertliyim.
Fena dert yandığımın farkındayım. O kadar çok şey birikti ki. Haziran'dan bu yana yazmayınca böyle oldu. Yazmamamın sebebi gezmemek değildi bu arada, sadece şikayet etmek istemedim. Dediğim gibi çok meşguldüm.
Bugünlük yazmayı hayatımdaki güzel şeylerle bitireyim..Etrafta son dört ayda bir sürü bebek oldu, hala yolda olanlar da var. Hoş geldiler diyorum.
Kuzinciğim Billur evlendi. Ve ben düğüne-benim aileminkiler başkalarına hiç benzemez ama- üstümde 19 yıllık komando pantolonuyla ve sırt çantamla gitmeyi becerdim. Limanda işim bitmeyince nikahı da kaçırdım üstelik. Ama canım ailem hiç laf etmeyip beni öyle kabul etti. Sadece telefonumu kapatmamı istedi annem, gelen telefonlardan o bile bıktı sonunda.
Billur'a ve yeni koca Oray'a mutluluklar..
Hepsini çok seviyorum.
Artık seyahat işlerinin kalanı bir sonraki yazıya...
Öpücükler....

Hiç yorum yok: