Sabah yine erkenden çıktık, Nelspruit'e geri döndük. Arabayı şehir merkezinde bırakacağımızı haber vermiştik zaten. Bu arada Mozambik'e gelmeden yanımızda biriken ağırlıkları da Arda'ya, Cape Town'a göndereyim dedim. Meğer buradaki postanede kutu falan yokmuş. Oradaki bir kırtasiyeye yolladılar beni, oradaki amca ince ince paket yaptı eşyaları. Ben onları yollarken Ersoy da araba şirketinden gelen beyle işlemleri halletti.
Bizi Mozambik minibüslerine götürmesini rica etmiştik ama anlaşılan daha önce minibüsle giden pek yabancı görmemiş, bizi otobüs şirketlerine götürdü. Ama biz vizeyi sınırdan alacağımız için otobüs şirketleri bizi kabul etmiyor, mecburuz minibüse. Yoksa sırf vize için bir gün daha kalacağız Nelspruit'te. Gereksiz zaman kaybı.
Adamcağız yeri bilmediği için sora sora giderken minibüs garajının yanındaki caddede bir marketin önünde durdu. Baktı yerde parçalanmış bir ön cam var. Ama bilerek parçalanmış, çok belli. Tam bu ne diye düşünürken koşa koşa geldi, hemen arabaya atlayıp gaza bastı. Meğer buradaki minibüsçüler arasında kavga çıkmış..Sonra gazetede okudum, iyi ki kaçmışız. Meğer o gün orada bir kişi kaza kurşununa kurban gitmiş.
Ondan sonrası her zamanki hikaye. Bekle ki dolsun minibüs, hava sıcak...Sınıra gel, geç. Vize için yarım saat bekle. Bir de benim kağıda Tunuslu yazmışlar. Neredeyse bırakıyorlardı bizi minibüsçüler. Arabadaki gençlerden biri bakmaya geldi, bekledi, bizi de arabaya kendi götürdü. Ben ne gerek var ki diye düşünürken, çevreye daha dikkatli bakınca bize ne büyük iyilik ettiğini anladım..Daha sonra da kaç kere uyardı aman burada dikkatli olun diye. Pek saf gördü herhalde..
Maputo'ya yol bir saat kadar sürdü. Şehrin dış mahalleleri her zamanki gibi gecekondu, hatta bazılarının yanında gecekondu bile lüks kalır. Ortadaki kavşaklardan birinde kanalizasyon içinde yıkanan çocuklar, ağır, şekerli bir koku.
Sonunda son durağa geldiğimizde bizimle aynı arabada olan genç bir kız bizi taksi durağına kadar götürdü. Taksiyle Fatimas'a geldik. Ama burada kötü bir sürprizle karşılaştık. Bu gece için yer var ama yarın gece için yok. Hostel değiştirmektense servisle yarın Tofo Bay'deki Fatima's Nest'e gitmeye karar verdik. Biraz sahil iyi gelecek ikimize de..
Akşama doğru yürüyerek sahile doğru gittik. Hem yemek yemek, hem de biraz kıpırdamış olmak için. Burada çok güzel eski binalar var ama her yer çok bakımsız. İnsanların aç olduğu her hallerinden belli.
Hallice bir yer bulup yemeği yediğimizde akşam sekizi geçiyordu. O kadar yol bu saatte yürünmez diye bir taksiye atlayıp, geri hostele döndük. Yemeklerimizin geri kalanını da paket yaptırdık, acıkırsak yeriz dedik.
Sabah buradan çıkışımız 03:30...Uyumak haram bana...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder