Baktim en son Koh Tao'da kalmisim. Bugun buraya, Kuala Lumpur'a geldik bile aslinda. Ama arada olanlar hakkinda aydinlatayim sizi biraz.
Biliyorsunuz, burada acik deniz dalis lisansimi aldim ve bir sonraki kursa katilmaya karar verdim. Alan da en sonunda ilk kursu bitirince gecen persembe ikinci kursa basladik. Bu sefer gecen defaki gibi bitirmemiz gereken koca bir kitap yok. Daha dogrusu var da, hepsini okumamiz ve tabii ki ogrenmemiz gerekmiyor. Onemli olan dalislar. Toplam bes dalis, derin dalis ve sualti navigasyonu mecburi, diger ucunu biz seciyoruz. Biz toplu halde sualti fotografciligi, sualti dogasi ve gece dalisi dedik. Zaten buralarda dalabilecegimiz enkaz ya da hizli akinti olmadigi icin, digerleri de fazla ilgimizi cekmedigi icin, biraz da bunlara mecbur kaldik gibi.
Bu sefer uzulerek soyluyorum, olmadi. Gece dalisinda gorus iki metre kadarken bile pusulayla yonumu bulabildim ama derin dalisi yapmadigim icin 30 metre sertifikami alamadim. Hic sorun degil aslinda, istedigim zaman, dunyanin herhangi bir yerinde bu dalisi da yapip, gumus yildizimi alabilirim. Sonucta uzulmedim degil ama dalmamak benim kararimdi.
O sabah dalis noktasina gitmek icin yola ciktigimizda hava cok kotuydu. Kotu derken, teknede ayakta bile durmak mumkun degildi dalgalardan. Saga sola carpa carpa,dalgalarla bogusa bogusa hazirladik malzemeleri. Zaten daha basta uc kisiyi deniz tutmasina kurban verdik. Yok, olmediler ama aralarindan birinin “Beni bir daha hayatta kimse acik denize cikaramaz” diye soylendigini duyuyordum. Yine de dalis noktasina sag salim geldik, hazirlandik, atladik suya. Bu arada dalgalar dort metreyi geciyor, bizim kaptan bile yillardir buralari boyle gormemis. Hadi bakalim dedim, atladim suya ama o ne? Benim agirlik kemeri gidiyor asagi dogru. Inis ipine gitmek icin halati yakalamam lazim, bir elimle bes kiloluk kemeri yakalamisim, tekrar takmaya calisiyorum, bir yandan akinti, bir yandan tekneye fazla yaklasmamak lazim, metrelerce havaya kalkip dusuyor. Tabii arada nefes de almak lazim. Tam tamam kemeri taktim, ilerliyorum, tekrar gevsedigini hissettim. Birak kemeri gitsin, ne olacak diyenleri duyar gibiyim. O is o kadar kolay degil. Deneye deneye buldum bu agirligi, bu kadar tuzlu suda agirliksiz asagi inmek cok cok zor. Tekrar takayim derken sorunun nereden kaynaklandigini buldum. Bu kemer benim degil ki. Tokada bir gevseklik var, ne yaparsam yapayim aciliyor. Okulun malzemesi ya, benim kemeri degil, baska vermisler. Ben de agirlik ayni diye hic aldirmadim. HATA!
Isin dogrusu butun bunlari yaparken de fena halde yoruldum. Ister regulator, ister snorkel olsun, suyla bogusurken kemeri takmak, ayni zamanda halati birakmamak, bir de elimde fotograf makinesi...( Keyfimden degil, kursun bir parcasiydi. Ustelik benim olmadigi icin pek zor geldi). Oydu buydu derken tekneye isaret ettim, ben cikiyorum diye. O gun egitmenimiz olan Renata geldi, yok dedim, ben inmiyorum. Zaten beklerken yorulmusum, daha hatta yuzecegim, bir de 30 metreye inecegim. Havamin %25'i bitmis bile. Tamam o zaman dedi, ciktim tekneye. Moral bozuk, tam aglamak uzereyim ki bizim kaptan geldi yanima. Elinde koca bir karpuz, yuzunde daha da kocaman bir gulumseme. Eh, insan nasil aglar ondan sonra..
Zaten bu tekne murettabatiyla acayip bir iliskimiz var. Pek gulumsemiyorlar, bizimle hic konusmuyorlar ama herseye yardim ediyorlar, daha biz istemeden. Hele ki kaptanimiz hiiicc gulumsemiyor...Tek zaman haric: Ben ona gulumsedigimde. Bizim diger ogrencilerin hatta hocalarin bile ilgisini cekti sonunda. Bu adamlar kimseye gulumsemez, seni gorunce hemen yuzleri guluyor diye. Nedenini ben de bilmiyorum. Belki anliyorlar, ben kibarlik olsun diye yapmiyorum bunu. Nedense iyi insanlar olduklarini, cok calistiklarini dusunuyorum ve bana ettikleri yardimlar icin de nasil tesekkur edecegimi bilemiyorum, ancak gulumseyip, tesekkuler diyebiliyorum iste..Dun de kamyonet taksinin arkasinda limana giderken bir baktim arkamizda motoruyla bizim kaptan. Isaret ettim, ben gidiyorum diye. Bana arkadan el sallayip, elini gozune goturup, avusturmaya basladi. Anlayacaginiz agliyorum, cok uzgunum isareti. Pek dokundu bana..
Dalisin kalani mi? Videosunu cektim. Heran bir toplu faciaya donusebilecek bir dalis gormek herkese kismet olmaz.
Bu arada bu dalis okulunu secmekle ne kadar dogru bir is yaptigimi bir kere daha gordum. Bundan sonra anlatacaklarim reklam falan degil, sadece gercek. Bilirsiniz, ozellikle doga sporlarinda iki okul ya da klup ya da vesaire, gercek fark acil durumlarda ortaya cikar. Hocalarinin yakisikli ya da guzel olmasi, karizma ya da rengarenk malzeme hicbirsey ifade etmez hayatiniz sozkonusu olunca. O gun orada toplam bes tekneydik, hepsi farkli dalis okullarinin. Herkes atladi suya, bir ara acik denizden cok karpuz- yani dalgic- tarlasina benziyordu ortalik. Suruklenenler oldu, gucu tukenip arkadaslari tarafindan cekilmek zorunda kalanlar oldu. Sonucta cogunluk dalamadan teknelere cekildi. Bazilari o kadar suruklendi ki acik denizde, tekneler gidip almak zorunda kaldi. Hele bir egitmen ve grubu vardi ki, o gruptan hic kimsenin bir daha diz ustu derinlikten fazla derine gidecegini sanmiyorum. Hocalari kendine yardimdan aciz, kizlardan biri suruklenince ogrencilerinden yardim istedi, kendi cekemiyor. Zavalli ogrenciler kendileri zor tutunuyor ipe, biri zor cesaret edip gitti yardima. Hoca bir de utanmadan yardima gelen cocuga kendi tutunmaya kalkti. Bizim teknede acil durumda yardim etmek icin gelen iki hoca olmasa yanmislardi. Bizim bu iki hocanin o gun yardim ettigi ya da tekneye cektigi diger okullarin ogrencilerinin sayisini bile sasirdim. Anlayacaginiz, bu okula belki kirk lira kadar daha fazla odedim ama kesinlikle deger. Adi Coral Resort Divers. Fena halde tavsiye ederim.
Bir de tabii gece dalisimiz var. Hava yine duzelmedi. Zaten sabah denize bakar bakmaz anlasiliyordu. Biz Sairee'de kaldik, normalde yolcu tekneleri disinda tekne olmuyor burada. Ama ilk gun 8-10 tane balikci gelince anladik durumun ciddiyetini. Ertesi gun ise en az 30 tane balikci teknesi vardi koyda. Burasi adanin en buyuk, en korunakli koyu. Sairee'de deniz dumduzken biraz disari acilinca kiyamet kopuyor. Bu durumda biz de acilamadik, renate dalisi acikta yapmaya karar verdi. Buyuk tekneyi platform olarak kullanip daldik suya. Derinlik 10 metre kadar ama normalde burada cok guzel mercanlar var. Tabii firtina sagolsun, gorus sadece iki metre kadar. Navigasyon egitimi gercek anlamini burada buldu. Bulanik, karanlik suda istersen kullanma pusulayi. Yolunu bulmanin baska yolu yok ki. Ama yine de yakamozlar, gunduz kahverengi gozukup de gece isikla rengi kirmizi- beyaz olan kocaman deniz kestanelerine hepimiz bayildik.
Bu kadar calismanin ustune ne yapilir? Tabii ki parti! Ertesi gun dalis ustu icmenin getirecegi dehidrasyonu ve de basagrisina bosverip, bir guzel eglendik o gece.
Burada denizde oyle cok tehlikeli yaratiklar....VAR! Ama kopekbaliklari saldiran turden degil, uysal uysal geziniyorlar ortalikta. En tehlikeli baliklar zehirli baliklar. Hani su kayaya benzeyip de aslinda olmayan scorpion fish falan var ya, burada bol miktarda. Ama elini uzatip tutmaya kalkmazsan sorun yok. Bastigin yere bakmazsan, vatoslar sokabilir. Elini deliklere sokmazsan deniz yilani ya da muren saldirmaz. Bir de bir zahmet piriltili takilari cikarmak lazim, barakudalar minik baliklarla karistirabiliyor. Ama bir de hicbirsey yapmasan da saldiranlar var, onlar sinir bozucu. Biri Trigger fish dedikleri, gorunuste uysal, kocaman baliklar. Ama bolgesine girersen, ayni bekci kopegi gibi saldiriyorlar. Ya geliyor herhangi bir yerine bir kafa atiyor, ya da paleti veya bacagini isiriyor. Bız de karsilastik, aramizda en sansli Alex cikti, balik direkt ayak bilegine saldirip iki kere isirdi. Alex tekmelerle zor kurtardi kendini, ama epey bir zaman bizi takip etti balik. Bir de mavi, guzeller guzeli bir balik var ki, en buyuk eglencesi dalgiclarin kulagina girmeye calismak. Ama sigmiyor, olan dalgica oluyor, en son birinin kulak zarini patlatmis.
Ama unutmamak lazim, suyun altinda yabanci oan biziz. Minicik, parmak kadar bir cift balik bile yuvasini senden korumak icin boyuna aldirmadan agresiflesebiliyor. Ne demis buyukler
: Yerini bil yerini, sen seni bilmezsen patlatirlar enseni. (Boyleydi galiba)
Boylece karada en tehlikeli seyin hindistancevizleri oldugu guzelim Koh Tao'dan ayrilma zamani geldi.Ipek kumlar, yemyesil manzara, sahilde tembel gunleri birakip, yola dustuk tekrar.
Buradan anakaraya, oradan istediginiz yere gitmenin bir suru yolu var. Bir suru acenta, hepsi de tekne-otobus-tren ne isterseniz biletlerini satiyorlar. Cogu rota icin birlesik bilet var zaten. Onlarin da bir suru cesidi. Biz Koh Lanta'ya gitmeye karar verdik ama gece teknesi istemedigimiz ve Krabi-Koh Lanta arasi bir ttekne su anda calismadigi icin bir gece Krabi'de kalmaya mecbur olduk. Oteli de oradan ayarladik, sonucta adam basi 7 liraya geldi bir gece konaklama.
Sabah iskeleye gittigimiz andan itibaren bir daha hicbirseyle ugrasmak zorunda kalmadik. Tekne degistirmek disinda. Krabi'de otobusten bir taksi bizi otele goturdu, ertesi gun de alip limana getirdi. Iyi ki oteli ayarlamisiz dedik, hem cok ucuza geldi, hem de rahat. O kadar az paraya aldigimiz otelde hem televizyon, hem de sicak su vardi. Bundan once en son nerede sicak suyla dus aldigimi hatirlamiyorum bile. Tek derdim, fena halde gunes yanigi olmamdi. Teknede Ersoy klimali salonda otururken, ben sigara icecegim, yatacagim ya, disarda gittim. Sonunda hava bulutlu olmasina ragmen fena halde yandim. Ustelik hep ben milleti uyaririm, bultlu hava fena yakar, nasil yandigini anlamazsin diye. Hala da akillanmadim, ertesi gun butun yolu yine disarda geldim. Hala hos bir yanigim var iki gunun sonunda.
ANNEME: Cok cok tesekkurler. Yani her zaman anneme tesekur ederim, bir cok sey icin ama bu sefer biraz farkli. Hatirlarmi, bilmiyorum. Yillar once bana zamaninda kendi kullandigi metal, turuncu boyali, kapakli minik bir kultablasi vermisti. Kac yillik oldugunu bilmiyorum ama kendimi bildigimden beri annemdedir. Herhalde butun yol boyunca en cok isime yarayan sey oldu, goren herkes bayildi. Hele sigara icenler...Cok akillica buldular. Butun iltifatlari annecigime gonderiyorum, herkes annesini sever ama benimki kadar akillisi zor bulunur.
KOH LAHTA
Buraya gelenler cogu zaman yanlis bilgiyle geliyor. Tamam, diger adalardan cok daha sakin sahilde ama aslinda degil. Koh Tao'dan cok daha kalabalik ama cok daha buyuk oldugu icin kalabalik farkedilmiyor. Dusunun, burada Irlanda Konsoloslugu bile var. LP deki fiyatlara da kanmayin, en ucuz yer 500 baht yani 9 euro civarinda. Her yer Seven Eleven ve ATM kayniyor. Yine de merkezden biraz uzaklasinca her yer issiz geliyor. Sahil hicbir sekilde Koh Tao ile karsilastirilamaz. Orada ipek gibi kumlar varken, burada aksam sular cekilince kayalar ortaya cikiyor. Bircok sahilde yuzmek sular yuksekken bile cok hos degil. Dogru duzgun sahiller de yok degil ama oralar da ailelerle dolu. Bizim kaldigimiz yerin on tarafi muhtesem olmasa da sakin, manzara guzel. Orada gecirdigimiz bir haftanin cogunda sahilde hamaklara serilip, denizi seyrederek, kitap okuyarak gecirdik. Cok cok iyi geldi. Garip bir sekilde butun gunu ve geceleri hamaklarda, sahilde gecirdik ama hic zor gelmedi. Hatta her gunun sonunda bugun de ne cabuk gecti diye sasirdik. Butun gun ve gece gel- giti, balikcil kartallari, aksamustu gun batimini ve gece de acikta kalamar avlayan teknelerle cok cabuk gecti zaman. Bu kalamar tekneleri pek degisik. Avi projektorlerle yaptiklari icin deniz gece sanki parti tekneleriyle doluymus gibi geliyor. Bir gece oturup saydim, 50'den fazla tekne vardi avda.
Burada bir gun de araba kiraladik. Cok cok ucuz degil, 1200 baht ama butun adayi gormenin iki yolu var : Ya motor veya araba kiralamak, ya da tuk tuk veya taksi. Motor ucuz ama digerleri hemen hemen ayni fiyata geliyor. Ilk basta ikimiz de ters trafikte bir iki yalpaladik ama cabuk alistik.Zaten fazla trafik de yok yollarda. Adanin her tarafini bir guzel gezdik. Orkide bahcesi, eski koy tarafi, kaucuk plantasyonlari, tsunamide yikilan deniz cingenelerinin koyu...Hatta Ersoy ertesi sabah ekenden kalkip adanin obur tarafina, gunes dogusunu seyretmeye bile gitti.
Heryerde tsunami aninda nereye kacilmasi gerektigini gosteren isaretler var. Burada adanin guneyi disinda fazla yikim olmamis ama derslerini fena halde almislar. Halki egitmek icin ellerinden geleni yapiyorlar.
Bir diger gun de gidip su unlu Phi Phi nasil bir yermis bakalim dedik. Turla Monkey Beach ve Maya Beach'e de gittik. Tamam harika yerler, hele baliklar muhtesem ama kalabalik...Her koyda yuzlerce insan. Bazisi hiz tekneleri, bazisi normal teknelerle gelmis. Elbiseleriyle denize giren Korelilerden, bembeyaz Avrupalilara herkes buralarda. Ustelik Maya Beach iyice abartmis, karaya cikarsan adam basi 200 baht giris ucreti istiyor. Yok yaa dedim tabii ki..Phi Phi merkezi ise Marmaris'ten beter. Sahilde kalabaliktan yurumek bile mumkun degil. Dalis yapmak icinse iyi olabilir ama fiyatlar burada Koh Tao'dan bir % 30 daha fazla. Iyi ki buraya kalmaya gelmemisiz dedim.
Lanta'nin nufusunun %95'i musluman. Kadinlarda cok kapali olan yok ama. Hatta kisa kollu bluz giyip basini ortenler veya sadece oylesine bir boneyle kapatanlar bile var. Aslinda evlerden bile ayirdetmek mumkun, musluman evlerinde o "Ruh Evleri"nden yok haliyle. Ama yerliler cok guleryuzlu, mumkun oldugunca alisverislerimizi Seven Eleven yerine onlardan yapmaya calistik, zaten fiyatlari cok daha ucuz.
Buradaki tek derdimiz odayi basan kurbagalar bir tane minik farecik ve de gurultude sinir tanimayan kertenkeleler oldu. Ilk gece odadan iki kurbaga atip, sabah da minna bir fare bulunca odayi degistirdik. Ama ormanin icinde olunca alismak lazim. Daha sonraki gunlerde odaya giren kurbagalari atmaktan bile vazgectik sonunda, bosuna caba. Ne yapsan giriyorlar..
Adada gecirdigimiz bir haftadan sonra Malezya'ya gecmeye karar verdik. Singapur'a gidip arkadasimiz Muhammedi'i gorup, oradan Bangkok'a gecmek niyetindeyiz. Donus ucagimiz 4 Mart'ta, o yuzden 27'si icin Singapur-Bangkok cak biletlerini aldim. Adambasi sadece 40 dolar, karadan cikmaya kalksak en az iki gun surecek ve de daha pahaliya cikacak. Ucmak en mantiklisi.
Boylece dun sabah yola ciktik. Adadan Kuala Lumpur'a bilet var, 1200 baht. Once adadan Trang'a minibus (2 saat), bir saat bekle, oradan Hat Yai'ye yine minibus (2 saat daha),oradan Kuala Lumpur'a Vip otobus (10 saat kadar, sinir gecisleriyle). Ama otobus Hat Yai'den aksam 7'de kalktigi icin yaklasik bes saat beklemek zorunda kaldik. Olsun, benim icin harika oldu. Cunku artik yemek yiyemiyorum. Bitti. Oyle kilo falan vermis degilim gecen seferki gibi cunku bu sefer de cok acikinca son care deyip, pizza falan yiyoruz. Artik marketten aldigimiz baliklarla besleniyoruz en cok cunku ben daha fazla sekerli yemek yiyemeyecegim. Hersey tatli geliyor, makarnanin, salatanin, baligin sosu, hatta mayonez bile. Yemek deyince midem bulaniyor artik derken Yasasin!, iki ayin sonunda Hat Yai'de gercek yogurt buldum. Tamam, bizimkiler kadar lezzetli degil ama seker yok icinde. Oturup bir kerede yiyip sonra da ah midem diye sizlandim durdum. Olsun bu beni bir ay daha idare eder. Zaten dondugumuzde yogurt, beyaz peynir ve zeytinden baska birsey yemem artik aylarca.
Sonunda bu sabah 6 gibi Kuala Lumpur'daki hostele geldik. Siniri gectigimiz otobus cok cok rahatti, ayni Guney Amerika'daki gibi kocaman, yatak gibi yatan koltuklar ama yine de otobus iste.Ve de yolculugun basindan beri ilk defa gercek bir hostelde kaliyoruz. Buyuk, temiz, ferah, gun boyu cay-kahve ve kalanlar icin mutfagi var. Odada klima bile var, tek kotu tarafi banyo ve tuvaletin ortak olmasi. Ama o kadar rahat ve merkezi ki, umurumuzda bile degil. Zaten 11'e kadar uyuyup, kahvalti edip (dahil), ana salonda kurulduk Ersoy'la. Ben bedava Wi Fi'nin nimetlerinden yararlanirken, o da neler yapalim diye bakiyor. En az dort gece buradayiz cunku 6'si onun dogumgunu ve 7'si de Cin yilbasi. Burada onemli bir kutlama, kacirmayalim dedik. Ondan sonra 23'une,Singapur'a gidene kadar zamanimiz var, once Taman Negara'ya cangila, sonra da adalara biraz daha dalmaya gidelim diyoruz(Tabii ki cangil fikri yine benden cikti, Ersoy bortu bocek pek sevmez ama beni de yalniz gondermez).
Unutmadan soyleyeyim, o kadar ulke arasinda en kolay giris yaptigimiz yer Malezya oldu. Direk 90 gunu verdiler, hic bekletmeden soru sormadan. Tayland'dan cikista ise bu sefer nedense rusvet istemediler. Bizimle ayni otobuste olan Silili cocuktan 20 baht istemisler, olmaz deyince 10 bahtta anlasmislar. Yani nasil akillarina eserse..
Durumlar boyle, simdi biraz gidip su Kuala Lumpur'a bakalim......
Cok cok opuyorum sizleri millet.
2 yorum:
O trigger denen namussuz, haddini bilmez bana da saldırdı:
http://sandaletliseyahat.blogspot.com/2010/01/mauritius-kasm-2009-ekim-aynda-nese-bir.html
Korktum şimdi :))
Şaka bir yana Koh Tao'da dalış yapak çok güzel bir deneyim olacak.. Haziran ayı sonunda gitmeyi planlıyoruz. Arzu Hanım sizce gidiş tarihi için uygun bir seçim mi ? Bizde İstanbul - Bangkok - Kuala Lumpur - Singapur - Phuket - Kao Tao - Bangkok ve İstanbul'a geri döneceğimiz bir rota çizdik kendimize..Bu konu ile ilgili size ulaşmak birkaç soru sormak yardım almak isterim. Eğer bana mail gönderirseniz çok memnun olurum.. kpirasoglu@gmail.com... çok teşekkürler.
Yorum Gönder