Sayfalar

22 Mart 2009 Pazar

BOMBAY YA DA MUMBAI : DÖNMEK YA DA DÖNMEMEK

İşte benim sorunum bu şu anda. Hindistan'la tam bir aşk-nefret ilişkisi yaşıyorum. Dönmek ya da dönmemek diye garip birşey var aklımda.
Evimi, ailemi, arkadaşlarımı, yemekleri, denizin kokusunu çok özledim. Burada deniz deniz gibi kokmuyor ki. İyot yok anlaşılan. Mumbai diğer yerlerden sonra İstanbul gibi geldi bana ama dediğim gibi, eksik bir şeyler var hala.
Dondurucu bir tren yolculuğundan sonra dün sabahın köründe Mumbai'ye geldim ve kendimi hemen dışarı attım, tabii ki sigara içmek için. Trenlerde hep arada içmeme izin vermişlerdi. Bu sefer de çıkıp rahat rahat içtim ama Kenyalı bir çift hemen uyardı beni. Meğer bu trendeki kondüktörle daha önce de karşılaşmışlar. Adam sigara içen yabancıları ceza keserim diye tehdit edip rüşvet alıyormuş. Böylece kondüktör trenden inene kadar içemedim. Saat 10 gibi indiğindeyse çoktan uyumuştum bile.
Sabahın köründe otel aramak zor ama şansım bu sefer yardım etti de Colaba'da çok ucuza penceresiz, banyosuz bir oda bulabildim. Ve hemen kendimi yatağa attım. Bu Hindistan yatakları her nekadar rahatsız olsa da, en azından tren gibi sallanmıyor. Öğlen gibi çıkıp, yürümeye başladım. Kumaş pazarı, mücevherciler, ne varsa pazar adına dolanıp durdum. Üstelik hiçbirşey alamadan. Tam bizim Mahmutpaşa..Güzelim binalar, pazarların, bakımsızlığın, pisliğin içinde kaybolmuş. Yine de Goa'dan sonra gördüğüm en temiz yer sayılır. Yorulunca otele dönüp dinlendim, bu sefer spor ayakkabılarımı giyip çıktım. Burası için çok fazla ama ayağımdaki bilumum böcek, sivrisinek, karınca ısırıkları iltihaplandığı için en azından biraz koruma sağlıyor. Eve döner dönmez kendimi dezenfekte etmem lazım. Hem iç, hem dış olarak, madden. Mide kramplarından gına geldi artık..
Öğleden sonra yine aynen, dolan babam dolan Mumbai sokaklarında. Satıcılar asılıyor ama çok da fazla kazıklamaya çalışmıyorlar insanı. Yine de buradan alırım, taşımayayım diye almadığım bazı şeyleri bulamadığıma üzüldüm doğrusu.
Geceyse yapacak pek birşey yok. Ya pahalı barlardan birine gideceksin, ya da klüplere. Benim kılıkla hayatta sokmazlar içeri o klüplere. Barlar da pahalı. Ama dolanırken Hintlilerin gittiği bir yer buldum, üstelik klimalı tarafta donsam da sigara içiliyor. Gazetelerimi alıp oturdum, akşamın çoğunu orada insanları seyrederek ve gazetelerimi okuyarak geçirdim.
Bugün için henüz bir planım yok. Gece havaalanına gitmek için taksimi ayarladım zaten, o saate kadar kuyruksuz uçurtma gibi dolanmak niyetindeyim. Palolem'den Andreas ve Justin beni görmeye gelmek istediler ama uçakları rötar yapınca olmadı. Yalnız gezerim artık.
Uçak sabah çok erken kalkıyor, herşey yolunda giderse sabah saat 10:30 gibi elimde Bambi'den alacağım hamburgerim, eve doğru yürüyor olurum.
Hampi ve Palolem..Palolem'i bir türlü bitiremedim. Dönünce yollarım artık.

Hiç yorum yok: